Kur’an-ı Kerim’in Minik Yolcusu
Kur’an-ı Kerim’in Minik Yolcusu
Siz, Kur’an-ı Kerim’i nasıl öğrendiniz? Benim nasıl öğrendiğimi merak ettiniz mi? İki hocam oldu. Biri camide, biri de evde. Önce camide yaz Kur’an kursu açıldı. Hemen koştum camiye. Hoca okudu ben tekrarladım, okudu tekrarladım. Sonra doğru eve, ben okudum annem kontrol etti. Sonra tekrar camiye. İlk ben okudum, hoca dinledi, düzeltti. Her gün dersime çalıştım. Derken bir baktım ki Fatiha suresini okuyorum, arkadaşlarım beni tebrik ediyor. Bakara suresinin ilk beş ayetini okumaya geçtiğimde ise hocam bir Kur’an-ı Kerim hediye etti. Ben de Kur’an okumaya geçtiğim için Allah’a şükrediyorum. Kursta Kur’an okumanın yanı sıra neler neler öğrendim, bir bilseniz.
Kur’an-ı Kerim ile ilgili bazı kavramları öğrendim. Sizinle de paylaşmak isterim…
Mercekleri Kapıp Gelin
Mercekleri kapıp gelin arkadaşlar. Kur’an-ı Kerim’in günümüze geliş sürecini kısacık da olsa öğrenelim.
1: Kur’an-ı Kerim vahiy yoluyla Hz. Muhammed’e(s.a.s.) indirilmiştir. Vahiy meleği dört büyükmelekten biri olan Cebrail’dir.
2: Peygamberimiz Hz. Muhammed vefat ettikten sonra, Kur’an-ı Kerim iki kapak arasında toplanmıştır. Yani mushaf hâline getirilmiştir. Bu, Hz. Ebubekir’in halifeliği döneminde olmuştur.
3: Sonraki yıllarda mushaf çoğaltılmıştır. Bu da Hz. Osman’ın halifeliği döneminde gerçekleşmiştir.
4: Kur’an-ı Kerim, Peygamber Efendimiz’e vahyedildiği zamandan günümüze kadar okunagelmiştir. Kıyamete kadar da okunmaya devam edecektir.
Biliyor musunuz, her birimizin ilk Kur’an yolculuğu ELİF, BÂ, TÂ, SÂ, CİM diye başlamıştı. Okulların tatil olduğu, sıcacık günlerin içimizi ısıttığı yaz aylarında, elifbamızı elimize alır, koşar adımlarla Kur’an öğrenmeye giderdik. Evde çalışıp geldiğimiz sayfaları, hocamıza satır satır verirdik.
Ders aralarında mahallemizdeki arkadaşlarımızla saklambaç oynar, ip atlar, yakan top oynar, bazen de dondurma yerdik. Hatta çoğu zaman o dondurmaları hocamız ısmarlardı. Günler geçtikçe elifbayı heyecanla okuyup bitirdik. Kur’an-ı Kerim’e geçtiğimiz ilk gün hissettiğim mutluluğu, sevinci hatırlıyorum da nasıl gurur duymuştum kendimle. Artık evden elimde elifbamla değil, sımsıkı sarıldığım Kur’an-ı Kerim ile çıkıyordum. Ve bu, beni çok mutlu ediyordu.
Kur’an-ı Kerim’i öğrenmek her Müslüman’ın en güzel ve en tatlı meşguliyetidir. Bunun için bir Müslüman hangi yaşta olursa olsun, Kur’an’ı öğrenmek için büyük bir gayret içine girer. Okumasını öğrendikten sonra da bu lezzeti her fırsatta tadar.
Kıyamete Kadar Değişmeyecek
Bugün, yeryüzündeki tüm Müslümanlar, Kur’an’ı okumayı öğrendikleri takdirde, hangi dili konuşuyorlarsa konuşsunlar aynı ayeti aynı şekilde okurlar.
Peki bu nasıl olmuştur?
Kur’an’ın her bir ayetini, Allah, vahiy meleği Cebrail’e bildirmiştir. Cebrail, Peygamberimize bu ayetleri getirmiştir. Peygamberimiz (s.a.s.), kendisine vahyedilen ayetleri sahabilerine öğretmiş, okumuş, yazdırmıştır. Hafızlar da Kur’an’ı ezberlemektedir. Bugün de biz, 1400 yıl sonra, aynı ayetleri aynı şekilde okuyoruz. İşte bu, tek başına büyük bir nimet ve kalbimizi sevinçle dolduracak bir ayrıcalık.
Kur’an ilk inmeye başladığı yıllarda nasılsa şimdi de öyledir, hiç değişmedi. Ne bir suresi, ne bir ayeti ne de tek bir harfi. Kur’an geçmişten günümüze dek korunduğu gibi ta kıyamete kadar da tek bir harfi değişmeden kalacaktır. Çünkü onu insanlar değil, Allah korumaktadır. Yüce Rabbimiz, Hicr suresi 9. ayette şöyle buyurmaktadır:
“Kur’an’ı kesinlikle biz indirdik; elbette onu yine biz koruyacağız.” Allah (C.C.)
Şimdi bilin bakalım Kur’an-ı Kerim’in ilk suresi hangisidir?
_ _ _ _ _
Hepinizi yoruma bekliyorum. :)